Fibromiyalji Hikayeleri – Uyar S.

Ben fibromiyaljiyle pandemi döneminde ilk defa tanıştım. Ayaklarımda hissettiğim ağrılarla başladı. O sıralarda yeni bir böbrek ameliyatı geçirmiştim; böbreğimde taş vardı. Ameliyattan sonra ayaklarımdaki ağrının sebebinin böbreklerim olduğunu düşündüm. Ancak kısa süre sonra bu ağrılar bacaklarıma yayıldı ve yaşam kalitemi ciddi şekilde etkilemeye başladı.

Pandeminin yeni başladığı, her yerin kapalı olduğu o dönemde dayanmak zorundaydım. Ancak her geçen gün ağrılarım daha kötü hale geldi. Evde sürekli bitki çayları yapıyordum: kekik, maydanoz, nane, ballı zencefil… Çünkü bu ağrıların iltihap kaynaklı olduğunu düşünüyordum. Sağlık ocağına gittim, iltihap için iğne verdiler, biraz hafifledi ama tamamen geçmedi. Ürolojiye gittim, orada da iltihap için ilaç verdiler; o da biraz rahatlattı. Ama doktor, “Geçmezse tekrar gel,” dedi. Ne yazık ki geçmedi.

Bu ağrılar beni korkutmaya başlamıştı. Ailede kötü hastalıklar sebebiyle kayıplarımız vardı. “Acaba ben de o hastalıklardan biri mi?” diye düşünüyordum. Hatta smear testi bile yaptırdım, o da temiz çıktı, şükürler olsun. Ancak geçmeyen ağrılarla ne yapacağımı bilemez hale geldim. Nereye gitsem, ne yapsam diye düşünüyordum.

En sonunda bir uzman doktora gittim, üroloji bölümüne. Ama kafamda hâlâ ağrılarımın böbreklerimden kaynaklandığı düşüncesi vardı. Doktor birçok tahlil ve röntgen istedi. Sonuçlar çıktığında, “Böbreklerin gayet sağlıklı, hatta benimkinden bile iyi,” dedi. Çok sevinmiştim ama “Bu ağrılarım neden oluyor?” diye sordum. Doktor, “Fizik tedaviye gitmelisin, kas ağrıları çekiyorsun,” dedi.

Aynı gün fizik tedaviye gittim. Allah’tan mesai saatinden önce yetiştim. Şikayetlerimi anlattım. Ve o gün, fibromiyalji teşhisi kondu. Doktor, tedaviye başladı ve ilaç verdi. O zamanlar ağrılarım sadece bacaklarımdaydı. Daha önce adını bile duymadığım bir hastalıktı bu. İlk duyduğumda “Geçer herhalde,” diye düşündüm çünkü doktor altı aylık bir tedavi vermişti.

Tedavi sürecim tam da Ramazan ayının başına denk geldi. Ramazan’ın ilk birkaç gününde oruç tutmaya çalıştım. Ancak kendimi iyi hissetmediğim için bırakmak zorunda kaldım. Ailem, “Oruç tutmalısın,” diyordu ama ben karar verdim: “Ne olabilir ki, en fazla ölürüm,” dedim. O zaman bilmiyordum ki bu hastalık her geçen gün daha kötü hale gelecek ve beni ölüp ölüp dirilmek gibi bir durumda bırakacak.

Bir gün sahura kalktım, yemeğimi yedim, ilacımı aldım. Sabah gayet iyiydim. Öğleye kadar da sorun yoktu. Ancak ikindi vakti, halamlarda otururken birden acıktığımı hissettim. Yeni abdest almıştım ve aniden buz gibi hissetmeye başladım. Çok üşüdüm ve bacak ağrılarım tüm vücuduma yayıldı. İşte o gün, o ağrılar bir daha hiç çıkmadı.

Hikayem biraz uzun oldu, farkındayım. Ama bu hastalığın derinine indiğimizde psikolojik etkilerinin çok büyük olduğunu söyleyebilirim. Dilerseniz bu yönünü de yazarım, çünkü insanların kendilerini üzmemeleri gerektiğini bilmelerini isterim. Evet, her şey gelip geçiyor ama bu hastalık maalesef geçmiyor. Hayatınızda ilaçlara mahkum kalıyorsunuz ve yaşamın tadı kalmıyor. 😭


 

Hakkında Dr. Fibromiyalji

Uzm.Dr.Rıza ERÖKSÜZ Fibromiyalji konusunda uzmanlık tezi yazmış bir doktor.

İlginizi çekebilir

Fibromiyalji Hikayeleri- Kutluay –

Merhaba, 4 yıldır kolumda geçmeyen bir ağrı var. Ortopediye gittim, sıvı birikmiş dediler. Verilen haplarla …

Bir yanıt yazın